PLASFEDDERGİ S|23

PLASFED DERGİ GÜNDEM DIŞI giriyorum. Eşime telefon edip “evde şu malzeme var mı” diye sorduğumda anlar ki işte sıkıntılı bir şey olmuş, kafa dağıt- maya mutfağa giriyorum. Ben belgesel izlerim, ben haber izlerim diyenler vardır, ben çok açık söylerim boş vaktim varsa yemek programı izlerim. İyi ya da kötü yapım olsun ben oturur yemek program- larını izlerim. Enteresan bir şekilde de yarışmalarda izlerken hangi yemek ya- panın birinci olacağını tahmin ederim ve bayağı sağlam tutturuyorumda. Oralarda gördüğüm değişik yemekleri yapmayı da seviyorum. -“Bitter çikolata ve kırmızı pul biber çok iyi gider” - Tatları algılayabilmek öğrenile- bilir mi, yoksa özel yetenek mi? Bazı insanların tat alma ya da koku duyusu daha gelişkin diyebilir mi- yiz? Bizim gibi “amatörlere” veya okuyuculara yiyecek, içeceklerden daha fazla keyif almak içinne tavsi- ye edersiniz. Tat almak zamanla gelişen, artan bir şey. Baharatları tanımak, hangi baharat han- gi yemeğe gider bilmem lazım. Denemek de önemli. Bilir misiniz bilmem ama bit- ter çikolata ile kırmızı pul biber çok güzel gider. Hiç kimsenin bilmediği bir şey. Bu marketlerde satılır. Bunu kim denemiş, nereden denemek aklına gelmiş ve bunu pazara sunmuş. Ben yemek yaparken de- nerim, içine farklı farklı şeyler atarım. Ba- zıları çok daha tat duyguları iyidir. Soğanlı bıçakla karpuzu kessen soğanlı bıçakla kesmişsin bunu diyerek anlar. O kişinin içinde bir gurmelik varsa onu yaşar. Ben kendimi geliştirdim. İlk başlarda yoktu ama şimdi koklayarak neyin piştiğini, ne- yin eksik olduğunu anlayabiliyorum. Her- kes bunu geliştirebilir, yeter ki istesin. - Ülke mutfakları belki de yüzlerce yıllık deneyim sonucu mükemmelleşmiş ye- meklerden oluşuyor. Elbette usta şefler yeni lezzetler de oluşturuyor. Siz han- gisini tercih ediyorsunuz? Yılların dene- yimiyle mükemmelleşmiş bir lezzeti mi, yoksa yeni, deneysel lezzetleri mi? Benim için hiçbirinin önceliği yok. Benim amacım yemek konusunda bir gurme- lik yaratabilmek. Mesela bir ülkede muz yaprağına sarılı balık yapılmış diyelim. Muz yaprağı balığa şekerli bir tat veriyor. O ülkedeysem ve bu yemek sunulmuşsa “ben balık sevmem, ben yemem, balık şekerli olur mu” diye kenara itersem bu gurmelik olmuyor. Yemeği yiyip yorum yapmak en saçma şey. Sevmeyebilirim, ben balık yemeyen bir insan olabilirim ama o ülkenin özelliği o balık ise eğer yemezsem ufkumu da genişletemem. O yüzden bir şeyi seviyorum demek bana çok zor geliyor. Şu anda hangi yemeği çok seviyorsun diyorsanız, burası suşi resta- urantı, yan taraf pizzacı. İkisi de ap ayrı uçlar. Ben ikisini de seviyorum. Önceliğim var mı, o gün canım ne yemek istiyor ise onu seçiyorum. Enginarı da çok severim, çiğ halini de çok severim, kızarmış halini de severim. Çok ayrı tatlardır oysa.. - Dünyada hangi mutfakları dene- yimlediniz? Türk mutfağının Dün- yadaki yeri hakkında neler söyle- yebilirsiniz? Gittiğim bütün gezilerde mutfakları anla- mak için denedim. Çin, Japon, Asya, Avru- pa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Ken- ya. Çok değişik lezzetlerle karşılaştım, çok güzel etler yedim. Gurmelik kendi ça- pımda amatör bir gurmelik yaptığım için bugüne kadar çok çeşitli lezzeti denedim. Beni çok şaşırtan Afrika’dır. Kenya ve Maldivleri özel olarak söyleyebilirim. Maldivler’de toprağın altında 5 saat pişi- rilen bir balık yedim. Yediğim en lezzetli balıklardan biriydi o. Önce ateşi yakıyor- 73

RkJQdWJsaXNoZXIy MzI0NDc4